29 Ekim Cumhuriyet bayramında Atatürk İlkokulu’nda yaşanan olayla ilgili öğrencinin babası Hakan Dilek açıklama yaptı.

Gözden kaçırmayın

Gala gecesi lezzet şölenine sahne olduGala gecesi lezzet şölenine sahne oldu

29 Ekim Cumhuriyet bayramında Atatürk İlkokulu’nda yaşanan olayla ilgili öğrencinin babası Hakan Dilek açıklama yaptı.

Yapılan açıklama şu şeklide;
Afyonkarahisar merkez Atatürk İlkokulu’nda Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında, Ş. Ş adlı öğretmenin hazırlık aşamasında gösteri takımına aldığı öğrenci, oğlum M.E.D.’yi, törenler başladığı anda kenara alarak, arkadaşlarını seyrettirmesinin çocuğunun psikolojisinde büyük hasarlara neden olabileceği kaygısıyla gösterilen tepkiler yurt genelinde sürerken, olayı çarpıtamaya ve üstünü örtmeye yönelik girişimlere de rastlanmıyor değil.
Olayın ardından Milli Eğitim Müdürlüğü soruşturma açmak zorunda kalırken, Valilik devreye girmiş, öğretmen üyeleri olmadığı halde Türk Eğitim Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Muhtar Demirci açıklama yapmıştı.
Olaydan yaklaşık 3 gün sonra bir açıklama yapan Eğitim Bir Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Mustafa Arslan ise kendisine ve camiasına yakışmayacak şekilde yalan ve iftira dilini seçerek, tehditvari bir dille olayın çarpıtıldığını ileri sürmüş/sürebilmiştir. Arslan, “Öğretmenimizin müdahalesini farklı yorumlara sebebiyet verecek şekilde sunulduğu yayınların, maksadını aşarak meslektaşımızı lince dönüştürülmesine izin vermeyeceğiz” ifadesini de kullanmıştır.
Bir kere Arslan’a şu sormak isterim: Çocuğun babası olarak onun hakkını aramak ne zamandan beri suçtur? Burada yaşanan vahim olayın ardından gösterilen haklı ve yerli tepki ne zamandan beri birisini linç etmek olmuştur?
Çocuğumuzun öğretmenliği dışında hiçbir şekilde münasebetimizin bulunmadığı öğretmeni neden linç etmeye çalışalım?
Arslan, sendikal faaliyetlerini yürütürken siyasete çok fazla bulaşması nedeniyle ya bir öğretmen olduğunu unutmuş ya da pedagoji biliminden habersiz olmasından dolayı yalan yanlış, ipe sapa gelmez, iftiraya bulanmış açıklamalar yapma basiretsizliğini gösterebilmiştir.
Olayı gizlemek, çarpıtmak ve perdelemek için kul hakkı yemeyi göze alan Mustafa Arslan şahsiyetinin utanmadan yalan açıklama yapmasının takdirini, güya temsil ettiği ve yine güya başkanlığını yaptığı Eğitim Bir Sen Afyonkarahisar Şubesinin kıymetli öğretmenlerinin takdirine bırakırken, önce şunu belirtmek isterim: “Törende giyeceği kıyafeti dahi öğretmenimizin duyarlılığı ile okul aile birliği/sınıf annesince temin edilen evladımızla öğretmenimizin muhabbeti, aleyhte cümle kuranların yüzünü kızartacak türden bir fedakarlık, bir ilgi örneğidir” diyerek yalan söyleyen Mustafa Arslan şahsiyetine, çocuğumuzun elbisesini kendimizin ara vererek aldığımızı ispat ediyoruz ve dekontunu ilişikte paylaşıyoruz.
Burada aslolan elbise değil, dikkat eksikliği bulunan öğrenciye yapılan ve vicdanları yaralayan muameledir.
Öte yandan, Arslan şahsiyeti, oğlum M.E.D.’nin törenlere katılmak istemediğini de ileri sürebilmiştir.
O zaman şu sorular cevap beklemektedir: Öyleyse bize neden elbise aldırdılar? M.E.D. maden törenlere katılmak istemiyordu, tören alanına neden getirildi? Madem istemiyordu, gösteren yapan çocukların hemen yanı başında neden dikilmeye zorlandı?
Mustafa Arslan, bir eğitimci olarak çocuğun arkadaşlarından ayrı tutulmasının onun zihninde yaratacağı ve kalıcı olabilecek hasarları sorgulamak yerine, elbiseyi kimin aldığını özneye koyarak olaya sakil bir açıdan bakmayı tercih etmiştir.
Ayrıca, Mustafa Arslan’ın “Elbise iddiası” Atatürk İlkokulu Okul Aile Birliği Başkanına sorulabilir ve gerçekler ortaya çıkabilir.
Buradan ben de Okul Aile Birliği Başkanına soruyorum: Elbise parasını siz mi verdiniz? Kaç öğrenciye elbise aldınız?
Bu arada, Mustafa Arslan şahsiyeti, gerçeklerden yoksun açıklamasıyla nereye varmak istemektedir? Arslan’ın kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalıştığı açıktır ve bir baba buna asla izin vermeyeceğim.
Arslan’ın yüzü, elbiseyi bizim aldığımızı apaçıkgösteren dekontu görünce kızaracak mıdır bunu da ayrıca merak etmekteyim.
Böyle bir şahsiyetin, Eğitim Bir-Sen gibi değerlerimize saygılı bir sendikada nasıl olup da başkanlık yaptığına dair soru işaretlerimizi bir kenara bırakarak, güya şefkat gösterisi yaparak “Öğrenimiz/evladımız” cümleleri kuran ve timsah gözyaşları döken bu kişi hakkında gerekli hukuki haklarımızın saklı olduğunu bildirmek isterim.
TAKDİR KAMUOYUNUN