Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılı kutlamaları kapsamında Afyonkarahisar Valiliği, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörlüğü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanlığı tarafından Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yılı başlıklı panel düzenlendi.
Gözden kaçırmayın
Gala gecesi lezzet şölenine sahne olduTürkiye Cumhuriyetinin 100. yılı kutlamaları kapsamında Afyonkarahisar Valiliği, Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörlüğü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanlığı tarafından Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yılı başlıklı panel düzenlendi.
Hibrit olarak gerçekleştirilen moderatörlüğünü AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahinin yaptığı panele Afyonkarahisar İkmal ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Numan Yöner, AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şuayıp Özdemir ve öğrenciler katıldı.
CUMHURİYETİN 100. YILI TÜRKİYE GENELİNDE KUTLANIYOR
Panelde ilk konuşmayı yapan moderatör Prof. Dr. Gürsoy Şahin, Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılını kutladı. Türkiye genelinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının koordinasyonunda kapsamlı bir program hazırlandığını söyleyen Şahin, 100. Yıl Kutlama Programı bu kapsamda icra ediliyor. Ne mutludur ki Edirneden Karsa, Sinoptan Hataya kadar ülkemizin dört bir yanında Cumhuriyet temalı paneller, konferanslar, söyleşiler, fidan dikim etkinlikleri, yürüyüşler ve sanatsal-kültürel etkinlikler gerçekleştirilmektedir. Öğrencilere Cumhuriyetin 100. yılındaki tavsiyem; Cumhuriyet ve Atatürk ile ilgili kitap okumalarıdır. Yüz tane fidan da dikebiliriz. Ya da 100 tane Nutuk alıp bir okulun kütüphanesine bağışlayabiliriz diye konuştu
PARİS BARIŞ ANLAŞMASI OSMANLININ BİR AVRUPA DEVLETİ OLDUĞUNU TESCİLLEDİ
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş ise Cumhuriyete Giden Süreç başlıklı konuşma yaptı. Konuşmasında Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, Meşrutiyet Dönemlerini ile Osmanlı Devletinin politikalarını anlatan Altıntaş, Osmanlı Devleti Tanzimatı ilan ettikten sonra 1839 yılında artık Batı ittifakında yer almak kendisini bir Avrupa devleti haline getirme çabası içerisine girmiştir. Osmanlı Devleti yöneticileri başta Tanzimatın ricali olmak üzere padişah da dahil olmak üzere 1856 yılında Islahat Fermanı ilan edilmek durumunda kalınmıştır. 1856 yılında Paris Barış Anlaşması ile Osmanlı Devletinin bir Avrupa Devleti olduğu ilk defa tescil edilmiştir. Bu süreç II. Abdülhamit döneminde II. Meşrutiyetin ilanıyla ayrı bir ivme kazanmıştır diye konuştu.
İSTANBULDAN SONRA EN GELİŞMİŞ KENTİNİN SELANİKTİ
Osmanlı İmparatorluğunun İstanbuldan sonra en gelişmiş kentinin Selanik olduğunu ve Mustafa Kemalin nasıl bir siyasi ortamda dünyaya geldiğini anlatan Altıntaş, Selanikte Yahudiler ve Ermeniler vardır. Mustafa Kemal böyle bir ortam içerisinde Türk-Müslüman ailesinde dünyaya gelmiştir. Mustafa Kemal özellikle azınlıkların başta Rumlar ve Ermeniler olmak üzere Yunanlıların ve Sırpların ayrılma fikirlerini taşıdığını Osmanlı Devletiyle adeta pamuk ipliğine bağlı bir ortamda dünyaya geliyor. Eğitim sistemine baktığımız zaman önce mahalle mektebine daha sonra Batılı tarzda eğitim veren modern eğitime gidecektir. Mustafa Kemal, Fransız düşünürleri okuyacak, kuvvetler ayrılığını görecek, devletin hangi durumlarda daha modern daha çağdaş dönemin şartları içerisinde hayatın idame ettirebileceği düşüncesi oluşacaktır. Yasama, yürütme ve yargıyı öğrenecektir dedi.
ATATÜRKÜN HARBİYE ÖĞRENCİLİĞİNDE CUMHURİYET FİKRİNE SAHİPTİ
Mustafa Kemalin Harp Okulu öğrenciliği sırasında cumhuriyet fikrine sahip olduğunu belirten Altıntaş, Mustafa Kemalin anılarını anlatarak, sözlerine şöyle devam etti: Mustafa Kemal, Harp Okulu öğrenciliği esnasında arkadaşları ile sohbet ederken bir gün konuşma esnasında arkadaşlarına diyor ki seni Milli Eğitim Bakanı yapacağım, seni Milli Savunma Bakanı yapacağım. Arkadaşlarından biri Mustafa Kemale soruyor tamam bizi bakan yapacaksın da sen ne olacaksın? Mustafa Kemalde diyor ki sizi bu makamlara atayabilecek bir makamda olacağım şeklinde bir görüşü vardır. Mustafa Kemal daha sonra Şama gidiyor. Şamda Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kuruyor. Vatan ve Hürriyet Cemiyeti aslında bir noktada Mustafa Kemalin cumhuriyet ile fikirlerinin ilk uygulamaya çalışıldığı cemiyet olmuştur. Mustafa Kemalde bunu fark ediyor. Şamda bu işin olamayacağını görüyor. Mustafa Kemalin Şamdaki yaşamı aynı zamanda Ortadoğu ile ilgili görüşlerinin oluşmasına yol açacaktır. Mustafa Kemalin bu fikirleri özellikle Şamda bir başka evreye geçecektir. Mustafa Kemalin o düşüncesine göre evet bir değişiklik olmalıdır ama bu değişiklik Şamda olmaz. Tekrar Selanike dönmek için gayret sarf etmiş ve Makedonyaya tekrar dönmüştür.
İZMİRİN İŞGALİ AFYONKARAHİSARDAKİ MİTİNGLERDE DE PROTESTO EDİLDİ
Mustafa Kemalin 6 ay İstanbulda kaldıktan sonra Samsuna çıktığını ifade eden Altıntaş, kongreler ve Cumhuriyetin ilanına giden süreci şu ifadelerle anlattı: Samsunda Milli Mücadelenin fitilini ateşleyecektir. Özellikle İzmirin işgalinin hemen arifesinde Mustafa Kemal Samsuna çıkıyor. Samsuna çıktıktan sonra Samsunluların İzmirin işgalinden haberi olmadığını fark edecektir. Mustafa Kemal verdiği emirle Türk İzmirin Yunanlılar tarafından işgalini kabul etmeyerek protesto ve mitinglerin başlamasını emretmiştir. Milletin farkında olması gerektiğini söylemiştir. Şuhutta, Afyonkarahisarda, Sandıklı ve Bolvadin de mitingler yapılmıştır. Samsundan sonra Mustafa Kemal Amasyada ilk siyaset fişeğini de verecektir. Amasyada Mustafa Kemal; İstanbul Hükümetinin görevini yerine getiremediğini ifade ediyor. İstanbul Hükümeti görevini yerine getiremiyorsa halk kendi kaderine el koyacaktır. Mustafa Kemalin milli irade kavramını ilk dillendirdiği yer Amasya Genelgesidir. Arkasından Erzurum Kongresinde halkın kendi iradesine el koyması; vatan bir bütündür parçalanamaz fikri adeta Doğuda bağımsızlık manifestosudur. Sivas Kongresi de bunun tüm ülkeye yayılmış halidir. Milli irade kavramının ve egemenliğin halk tarafından ortaya konulması gerektiğini haykıran bir kongredir. Arkasından Büyük Millet Meclisi açılacaktır. Meclis açıldığında arkada yazan bir yazı vardır; hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir ifadesi kullanılıyor. İlk anayasa olan Teşkilat-Esaside milli iradeden üstün bir kuvvetin olmadığını meclis vasıtasıyla milletin milli iradeyi uygulayacağını belirten değişiklikler yapılacaktır. Lozan Anlaşması ile Milli Mücadelenin askeri safahatı 35 ülkeye kabul ettirilecektir. 9 Eylül 1923 yılında siyasi bir yapılanma olan Halk Fırkası kurulacaktır. 13 Ekim 1923 yılında Ankara başkent ilan edilecektir. 29 Ekim 1923 tarihinde ise Cumhuriyet ilan edilecektir.
BÜYÜK TAARRUZ İLE İSTİKLAL SAVAŞININ ASKERİ SAFHASI SONA ERDİ
Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Kurnaz Şahin ise Cumhuriyetin Kazanımları konulu sunumunda Cumhuriyeti açan anahtarın Büyük Taarruz sonrasında gerçekleşen Mudanya Ateşkesi ve Lozan Anlaşması olduğunu söyledi. Şahin, Büyük Taarruz, Batı cephesinde çetin muharebelerin gerçekleştiği cepheyi kapatmıştır. Yani Türk İstiklal Harbinin artık askeri safhasının sona erdiği bir süreci ifade eder. Kesin bir Türk zaferi ile sonuçlanmıştır. Tabii Büyük Taarruzun başarıyla kazanılması sonrasında bizi Mudanya ve Lozan sürecine götürecektir ve Mudanya Mütarekesi ile Yunan-İngiliz zincirinin artık Anadoludan atılması, ardından Lozan ile birlikte Türkiyenin uluslararası alanda tanınan bir devlet haline dönüşmesi süreci söz konusudur. Tabii bu süreç içinde bir takım iç gelişmeler de var. Büyük Taarruzun ardından Mustafa Kemalin prestijinin çok arttığını görmekteyiz. Hatta o dönemde İngiliz gazeteleri Mustafa Kemal hakkında metaforik yükseliş ifadesini kullanıyor diye konuştu.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRKÜN BÜYÜK TAARRUZUN MUZAFFER BİR KOMUTANI
Mustafa Kemal Atatürkün Büyük Taarruzun muzaffer bir komutanı olduğunu belirten Şahin, şunları söyledi: Bundan sonra gelecek süreçte bir iktidar hesaplaşması olacaktır. İstanbul mu, Ankara mı bu işin içinde olacaktır. Yani iktidar kime bırakılacak? Askeri zafer bitmiş. İstanbul hükümeti bu konuda aslında çok talepkar. Tevfik Paşanın, Mustafa Kemale gönderdiği telgraftan anlıyoruz ki Lozandaki görüşmeleri İstanbul hükümeti de katılmak istiyor. Birlikte katılalım diyorlar. Artık askeri süreç bittiğine göre birlikte hareket edebilirizi dile getiriyorlar. Yani bu oyunun içinde İstanbul hükümetinin de olduğunu ifade etmek durumundayız. Dolayısıyla buradan Mustafa Kemalin en önemli hamlesi 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın kaldırılması sürecinin gerçekleştirmesidir. Bu şüphesiz çok radikal bir değişimdir. Cumhuriyete giden süreçteki en önemli aşamalardan bir tanesidir. Saltanatın kaldırılmasıyla birlikte, saltanatın kaldırılmasından cumhuriyetin ilanına giden o bir yıllık süreçte yavaş yavaş Mustafa Kemalin, Cumhuriyet rejimini oluşturma noktasındaki hazırlıklarını tamamladığını görmekteyiz.
Panelin ardından panelistler Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Kurnaz Şahin ve moderatör Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahine, Afyonkarahisar İkmal ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Numan Yöner, AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şuayıp Özdemir tarafından belge takdim edildi.
Yorumlar
Yorum Yap