AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Av. Turgay Şahin, AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanlığı 23’üncü kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında basın açıklamasında bulundu.
Gözden kaçırmayın
Yurdunuseven: AK Parti’de siyaset milletin menfaati için yapılırAK Parti Afyonkarahisar İl Başkanlığı 23’üncü kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Av. Turgay Şahin basın açıklamasında bir konuşma yaparak şu ifadelere yer verdi, “Çok partili siyasi hayata geçişimizden 2001’e kadar, siyasetin de ötesinde, çok başka bir mücadele vardı Türkiye’de...
Askeri vesayet, Akademik vesayet, Sermaye Vesayeti, altında yol almaya, ilerlemeye çalışan siyasetin önüne, nihayetinde hep bir duvar çıkıyor, sık sık demokrasiye reset atılıyor; milli irade eninde sonunda vesayet karşısında pes etmek zorunda bırakılıyordu.
Bu kısır döngünün son halkası olan post modern darbenin mottosu olan “28 Şubat bin yıl sürecek” diyenler, aslında meselenin ve kavganın ne olduğunu da tarif etmişlerdi.
Necip Fazıl’ın
Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilâç;
Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilâç.
dediği, siyasetin emir eri olduğu dönem işte budur!
Ancak Türk Milleti bu köleliğe daha fazla katlanamayacağını gösterdi, 2001’de AK Parti’yi kurarak vesayete ve makus talihine kılıç çekti!
Yeni bir dönem başlamak üzereydi…
Elbette ki 3 Kasım 2002 seçimlerinde AK Parti’ye oy veren her vatandaş bu okumayı “vesayet- milli irade” mücadelesi üzerinden yapmamış olabilir. O dönem herkesin rahatsızlıkları farklıydı. Kimisi, başörtüsü üzerinden yaşanan ayrıştırmayı tasvip etmedi; kimisi Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinden dolayı “yeter artık” dedi; kimisi teröre, kimisi “muasır medeniyet” hedefinden üç beş asır geride kalmamıza tepki verdi; kimisi de atanmış bir Cumhurbaşkanı’nın seçilmiş başbakana anayasa kitapçığı fırlatarak ayar vermeye çalışmasını hazmedemedi. Herkesin gerekçesi farklı olsa bile, tavrı hemen hemen aynı oldu: Bir “yeni” aradı ve buldu.
Üstadın,
Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni!
Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni!
Mısralarında müjdelediği o “yeni” bir siyasi lider kimliğinde mücessem hale gelmiş, milletin engin sabrının sonunda nihayet siyaset sahnesinde gerçek, organik, milli ve omurgalı bir lider olarak Recep Tayyip Erdoğan belirmiştir.
“AK PARTİ ÖTEKİLEŞTİRMEYEN BİR ÇATIDIR”
Milletin beklediği ve bulduğu yeni, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde somut ve elle tutulur, gözle görülür bir başarı elde eden, susuz İstanbul’u tekrardan yaşanacak bir şehir yapan, toplumun her kesimine söyleyecek sözü ve açık bir kapısı olan, geleceğin lideri olacağı anlaşıldığı için apar topar hapse atılmış bir lider ve yanındaki yol arkadaşlarıydı…
AK Parti organik bir partiydi… Bir başka ifadeyle, AK Parti siyaset mühendisliğine içeriden ve dışarıdan kulağına üflenen suflelerle milletin içinde olmadığı her türlü hesaba kapalı bir parti olarak kurulmuş ve hep de bu şekilde yol yürümüştü.
Gözleri ve gönülleri başka yerlerde olanların AK Parti çatısı altından çıktığında başarısızlığa mahkûm bulunmasının sebebi işte budur.
Biz tek vazifemizi Hakk’a ve halka hizmet olarak görüyoruz.
AK Parti’nin önemli farkı, gerçek anlamda milletin içinden çıkmış bir parti olmasıydı. Profesörün de seyyar satıcının da kendine yakın hissettiği, ulaşabildiği, kapısını çalabileceği,en önemlisi de kendini ait hissettiği, kimseyi yadırgamayan ve ötekileştirmeyen bir siyasi çatıydı.
“YENİ AMA KİRLİ BİR DÜNYA VAR KARŞIMIZDA”
Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dönmez dâvacısıyım!
Mısranın karşılığı olacak bir siyasi müessese işte böyle doğdu, sancılı bir doğumun ardından Türk Siyasi hayatına yön verecek, her anlamda ve alanda yenilikler, rekorlar, sıçramalar ortaya koyacak AKPARTİ, Türkiye ve Türk Milletine merhaba demiş oldu…
Bu çatı altında Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti ile IMF’yi Türkiye gündeminden çıkarttık. Türkiye ilk kez tek haneli enflasyon rakamıyla, yüzde 4’lere yaklaşan faiz oranıyla, kişi başı 10 bin dolar Milli Gelir dağılımıyla, Avrupa’da görmediğimiz otoyollarla, şehir gibi şehir hastaneleriyle yine AK Parti ile tanıştı. Bir dönem başörtülü insanların üniversitede coplandığı bu ülkede başörtülü hâkim, doktor, öğretim görevlileri oldu ve hiçbir sorun yaşanmadı. “Mega Yatırım-Dünyanın En büyüğü” kavramları hayatımıza girdi. Sadece terör ve şehit haberleri ile gündeme gelen, “Sivas’ın ötesi” diye tarif edilerek bir anlamda Türkiye’den fikren koparılmak istenen bir bölgeyi terör ikliminden kurtarıp Tunceli’de rafting, Hakkâri’de kayak merkezi, Pülümür’de festival, Van Gölünde Yat Limanı, Doğu Ekspresi’nde bilet bulamama, Gabar’da petrol çıkarma gibi gelişmelerle yeniden oyuna soktuk. Esnafı haraca kesecek noktaya gelmiş PKK’yı, mağaralardan çıkamaz hale getiren de yine AK Parti iktidarı oldu.
Belki de en önemlisi, tüm bunları ciddi ataklara rağmen yapmış olmamızdır. 27 Nisan E-Muhtıra, 7 Şubat MİT Kumpası, Gezi Olayları, 17-25 Aralık Kumpası, 7 Haziran 2015 Seçimleri sonrası tırmandırılan kanlı terör eylemleri, 15 Temmuz Darbe Girişimi gibi ataklar karşısında siyasi istikrarımızı korumayı başardık ve her seferinde cevabı milletin sandıktaki desteğiyle verdik. Bunun dışında Suriye İç Savaşı’nın tetiklediği göç akımı, DEAŞ terör örgütünün saldırıları, FETÖ’nün bitmeyen ihanetinin yurtdışından desteklenmesi, güney sınırlarımızda Fırat Kalkanı, Zeytindalı, Barış Pınarı gibi harekatları yapmak zorunda bırakan terör ortamı, AK Parti hükümetlerinin önüne çıkarılmış küresel sınavlardı.
Tabi bir de afet sınavlarımız oldu. Üst üste gelen depremler ve orman yangınları bir yana, tüm dünyayı eve kilitleyen ve tüm dengeleri alt üst eden Covid-19 salgınını da yine AK Parti hükümetleri eliyle yönettik. Son olarak yaşanan 6 Şubat 2023 depremi ise tüm bu 23 yılın belki de en zor, en acı günüydü.Geldiğimiz günde, yeni ama kirli bir dünya var karşımızda
NATO çatırdıyor, müttefiklerine karşı pozisyon almakta beis görmüyor.
“Türkiye'ye saldırması için Suriye'de PKK'yı hazırlıyoruz” demekten çekinmeyen bir ABD var karşımızdaA.B. anlamı ve önemini yitirdi, Ukrayna üzerinden tezgahlanan bitmeyecek bir savaşın pençesinden nasıl kurtulacaklarını acı acı düşünüyorlar.ABD'nin; Ege adalarına, Dedeağaç'a askeri yığınağı doğrudan Türkiye'ye karşı bir hazırlık olduğunu düşündürecek çok sayıda veri mevcut….
Ama çok önemli ve yepyeni bir tehlike daha ortaya çıktı. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa; Kıbrıs Rum Kesimi'ne (Aynı zamanda Doğu Akdeniz'e) çok yoğun askeri yığınak yapıyor. Görünüşte amaç, Lübnan savaşı ve İsrail'i savunmak. Peki ama ya bu silahlar da Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ve Türkiye'ye dönerse!
Bütün bunlara; Irak ve Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye saldırı için yapılan hazırlıkları (PKK/YPG) da ekleyelim. İşte buna "Yüzyıllık Kuşatma" diyoruz…
O halde üstadın bir şiirini daha ekleyelim ve bitirelim:
Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.
Ve fakat tüm bunların karşısında dimdik duran bir Lider; Recep Tayyip Erdoğan liderinin etrafında kenetlenmiş bir siyasi parti; AK Parti’nin kuruluşundan bugüne enerjisini, heyecanını, istikametini bozmayan kutlu kadroları var. AK Parti var. 23 Yıldır var. Ve inşallah hep var olacak…”
Yorumlar
Yorum Yap